Sayfalar

6 Şubat 2014 Perşembe

Rekabet Hukuku'nda Muafiyetin Genel Esasları

Bu yazımda, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesi ile yasaklanana teşebbüsler arası rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaların Rekabet Kurumu tarafından ceza kapsamı dışında tutulmasını sağlayan muafiyet kurumunu anlatacağım. Bu yazı, Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan Muafiyetin Genel Esaslarına İlişkin Klavuz ışığında, sadece bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, detaylı anlatım için mezkur klavuzu incelemek faydalı olacaktır.



Muafiyetin Genel Esasları
Muafiyet, belli bir anlaşmadan doğan rekabet engelleri sonucunda tarafların 4054 s.K.’nin 4. maddenin uygulanması bakımından muaf tutulduğunu belirten bir müessesedir. 4. madde kapsamında bir ihlal yaptığı tespit edilen teşebbüsler için öncelikle eyleme uyarlanabilecek bir grup muafiyeti olup olmadığı incelenir. Eğer yoksa eylemin bireysel muafiyete tabi olup olamayacağı incelemesi yapılır. Bunun dışında başvuru ile de bireysel muafiyet alınabilmesi mümkündür.

Muafiyetten yararlanabilmek için öncelikle rekabetin en az iki taraflı bir anlaşma ile kısıtlanması gerekmektedir. Rekabeti kısıtlamayan bir anlaşmanın, yani 4. madde kapsamında ihlal teşkil etmeyen bir anlaşmanın 4. maddeden muaf tutulması söz konusu olamaz. Ayrıca hâkim durumun kötüye kullanılması da muafiyetten yararlanamaz.

Muafiyet teşebbüse değil eyleme verilmektedir. Yani verilen muafiyet yalnızca verildiği anlaşma bakımından koruyucudur. Bir anlaşma bakımından muafiyet alan teşebbüs başka bir anlaşma bakımından veya o anlaşma dâhilinde yaptığı hâkim durumun kötüye kullanılması halleri bakımından yine cezalandırılacaktır.
Ayrıca muafiyet mutlak değildir, yani bir anlaşmanın belli bölümlerine verilebilir. Yine belli bir şartın yerine getirilmesine de bağlanabilir.
Muafiyet ancak ve ancak Kanun’da (4054 s.K m.5) sayılan dört şartın gerçekleşmesi halinde verilebilir. Bu şartlar;

a)      Malların üretimi veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması
İlk şart, rekabeti kısıtlayacak olan eylem/anlaşma neticesinde objektif bir etkinlik kazanımının doğmuş/doğacak olmasıdır. Örneğin, tarafların anlaşarak fiyatları sabitlemesi halinde veya pazar paylaşımı yapması halinde, tarafların maliyetleri düşecektir. Maliyetlerde azalma da bir etkinlik kazanımdır. Ancak bunun neticesinde son kullanıcıya sunulan hizmetin fiyatı aynı kalacak ve burada ki etkinlik kazanımı yalnızca taraflar için (sübjektif) olacaktır. Dolayısıyla muafiyetin ilk şartını sağlayamamış olacaktır.

Yapılan başvurularda, iddia edilen etkinliklerin yapısının; bu etkinliklerin, anlaşma sebebiyle doğduğunun objektif kanıtlarının (anlaşma-etkinlik illiyet bağı); bu etkinliklerin gerçekleşme ihtimali ve büyüklüğü; iddia edilen her bir etkinliğin nasıl ve ne zaman ortaya çıkacağının açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

İlliyet bağı açıklanırken dolaylı bağlantılar kural olarak dikkate alınmaz. Mesela, rekabetin sınırlanması sonucunda teşebbüsün daha fazla kâr edeceği, bu elde edilen kâr sayesinde ar-ge için daha fazla kaynak yaratılabileceği, bu sayede de hizmetin kalitesinin artacağı gibi dolaylı ve farazi bir bağlantıya itibar edilmez ve başvuru (a) bendini karşılamadığı için kalan şartlar incelenmeden reddedilir.

     b)      Tüketicinin yarar sağlaması
Seri üretim bandına sahip bir teşebbüs ile aynı alanda faaliyet gösteren ve modern bir otomasyon sistemine sahip olan diğer bir işletmenin birlikte çalışmak için muafiyet talebinde bulunması bu şarta bir örnektir. Burada sonuç olarak maliyet başına çıktı sayısı artacak, tüketicilere daha yüksek sayıda daha düşük maliyetler ile daha kaliteli bir ürün sunulmuş olacaktır.

c)       İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması
Burada RK, rekabetçi ortamın devamı kıstasını aramaktadır. Bu durumun tespitinde bazı göstergeler yardımcı olmaktadır. Örneğin, taraflar sözleşmeyi imzaladıktan belli bir süre sonra fiyatlarını artırmışsa, bu ilgili pazarda kendileri ile rekabet edecek kimsenin kalmamış olmasının bir göstergesi kabul edilebilecektir.

Bu konu değerlendirilirken tarafların piyasaya sunduğu ürünlerin nitelikleri de incelenir. Ürünler birbirine ne kadar yakınsa, yani ne kadar az farklılaştırılmışsa, yani birbirine ikame edilebilirlikleri ne kadar yüksek ise ilgili piyasada rekabetin önemli bir bölümünün ortadan kalkma ihtimali o kadar yüksektir. Yani birbirine yakın ürünlerin muafiyet alması, farklılaştırılmış ürünlere göre daha zordur.

Burada potansiyel rekabet de önem arz etmektedir. Muafiyetin talep edildiği veya anlaşmanın yapıldığı an itibariyle rekabet kısıtlanmayacak ve başka oyunculara karşı devam edecek olsa da, anlaşma pazara giriş engelleri çıkarabilir. Yani potansiyel rekabeti önleyici niteliği haiz olabilir.

Kılavuzda konuya ilişkin bir örnek bulunmaktadır. Örneğin, A firması %70 pazar payına sahip bir gazlı içecek üreticisidir ve ürünlerini büfe, market gibi perakende kanalı ve restoran, kafe gibi yerinde tüketim kanalı aracılığıyla satışa sunmaktadır. Pazarda ayrıca %20, %5 ve %5 pazar payına sahip üç rakip teşebbüs bulunmaktadır. Teşebbüslerin pazardan aldıkları pay uzun süredir önemli miktarda değişmemiş ve pazar büyüklüğü artmamıştır. A firmasının perakende kanalı hem de yerinde tüketim kanalındaki satış noktaları ile yaptığı anlaşmalarda beş yıl boyunca rakip ürün satmama koşulu yer almaktadır. A firmasının pazar payının yüksekliği, geçmişte pazara önemli bir giriş yaşanmamış olması, pazarın durağanlığı, piyasaya etkin bir giriş yapabilmek için gerekli üretim ve dağıtım ölçeğinin büyüklüğü gibi hususlar dikkate alındığında A firmasının yaptığı anlaşmalar neticesinde pazarın önemli bir kısmının rekabete kapanması muhtemeldir.

d)      Rekabetin a ve b bentlerindeki amaçları elde etmek için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması
Bu analiz iki aşamada yapılır. İlk olarak a ve b bentlerindeki şartlara uygun olan etkinlik kazanımı için söz konusu rekabet kısıtlamasının (anlaşmanın) gerekli olup olmadığına, ardından da bu kısıtlamanın ilgili etkinlik kazanımı ile orantılı olup olmadığına bakılır. Aranan şey ise alternatif yolların varlığıdır.

Örneğin şirketlerin tesislerinin birleştirilmesi ile ilgili olarak, bir etkinlik kazanımının olacağı kesindir. Ancak bunun için alternatif bir yolun olmadığı ispat edilmelidir. Mesela ilgili GSM sektörü bakımından teşebbüslerin sahip oldukları altyapıyı birleştirmesi buna örnek gösterilebilir. Zira, GSM altyapısı kurmak son derce zahmetli, masraflı ve uzun vadeli bir iş olup birleşmeye veya paylaşmaya alternatif gösterilemez.